Anadolu seyahati ve
Gizli kalmış güzellikler
Gecenin son demleri, sabahın öncesi tüm hazırlıklar yapılmış olarak yola çıkıldı. Az sonra hava aydınlanacak yol boyu güzellikler görülecekti. Eşim ve kızım birlikte yollara koyulduk sabahın mahmurluğuyla.
Zaten sabaha karşı yola çıkmanın sebebi de buydu. İstanbul karanlıkta çıkılacak, Anadolu’nun güzellikleri sabahın aydınlanmasıyla görülmeye başlanacaktı.
Netekim de öyle oldu. İzmit Adapazarı derken Bilecik yolundayız. Adapazarı’ndan Bilecik’e giderken güzelliklerine doyulamayacak dağların arasında sanki ovaya çevrilmiş yollarda süzülüyorsunuz. Bazen önünüze gelen bir dağ delinmiş tünelden ne olduğunu anlamadan geçiyorsunuz. Yol boyunca en dikkat çeken ise kocaman dağların böğürlerinde yapılan çalışmalar. Dağ deliniyor tam ortalarından ve şöyle bir tabela “Hızlı Tren çalışması” Habire be Türkiyem neler yapıyor, neler yapılıyor. Düşünsenize 2,5 saatte Ankaradasınız. Veya 3,5 saatte Konyadasınız. Yol devam ediyor ilerliyorsunuz doğanın güzel manzaraları arsında güzel yollardan süzülüyorsunuz. Bazen de yol inşaatı dolayısı ile sağ veya sol şerit değiştiriyorsunuz.
İşte yolculuk böyle başladı. Hedef İzmit, Adapazarı, Bilecik, Eskişehir Afyon üstünden Konya’ya ulaşmaktı. Allah nasip ederse. Duyduk ki; dostlar festival yapıyorlarmış ona yetişmek.
Nitekim de öyle oldu. Onca yolları geçtikten sonra Torosların yağız evlatlarıyla ve görülmeye değer doğasıyla buluştuk.
Evet Torosların kuzey eteklerinde Konya ilinin Bozkır ilçesinde Harmanpınar kasabasında festival var dediler. Gidelim görelim dostlar ne güzel işler yapıyorlar. Hesabımız saat 14:00 civarı oraya
Torosların güzellikleri saymakla bitmez. Bozkırda herkesin hatta dışarıdan gidenleri, yabancıların bile görmesi gereken Aygır. Aygır Bozkır’ın içinden geçen Çarşamba Çayının çıktığı yer. Dağın dibinden çıkıyor. Katıksız buz gibi suyu içmeye doyamıyorsunuz. Çevrili dağlarına ormanına doyulmuyor. Hele havasına ter yok, nem yok, bunaltı yok. Dağ daş dolaşsanız sadece tatlı bir yorgunluk hissedersiniz.
Gökdere boğazı ha keza güzellikler abidesi. Bozkır, Hadim, Taşkent doğanın acımasız yüzünün ve tatlı yüzünün hissedildiği güzel yerler. Buraların insanları karınlarını doyurabilmek için yurtlarından olmuşlar. Halbuki bu doğa da neler yapılmaz ki, biraz destek biraz teşvik ve yönlendirmek.her şey hallolurdu.
Dışişleri bakanımız Ahmet Davutoğlu’nun baba ocağı Taşkent bir doğa harikası Beş yüz merdivenle çıkıp indiğiniz merdivenler bile yormuyor insanı. Ecdadımız Alaaddin Keykubatın heykelinin görkemli bir duruşu var Taşkent’te. Buz gibi akan suyu hayat veriyor. Hadimi hazretlerinin manevi feyziyle şereflenen Hadim, aynı güzelliklerle gülücükler gönderiyor ziyaretçilerine. Koralan (Gezlevi) Dedem Köyü her bir köşesi cennetten bir alan sanki. Hani dedik ya insanlar karınlarını doyurabilmek için terk etmişler anayurtlarını sevindirici bir haber. Öyle bir kirazcılık başlamış ki, Türkiye’nin en iyi ve en pahalı kirazı yetişmeye başlamış torosların 1900 rakımında. Gökderenin batış ve çıkış noktaları gene harikalar diyarı. Sarp boğazlar güzellikleri neşrediyor.
Torosların zirvesine çıkabilene aşk olsun. Ama o güzellikler görülmeye değer Hani 2500 rakıma çıkıp 500 metre çıkamamak acı geliyor. Ama o Haydarı dağına çıkmakta yani zor bir iş ama çıkılmıyor değil hani. Oraya çıkarsanız Dünyaya başka bakarsınız. Tabi acı olan bir zamanlar oralarda sürü sürü koyun keçi varken bu gün yok. İnsan kaynarken bu gün tek tük gezmeye gidenler. Ah birde orman olsaydı bu dağlarda.
Yine Toroslar da yine bir festival. Bozkır Çağlayan (çat) kasabasının festivali. Toroslarda Sarot çevresinde vadiye kurulmuş Çağlayan Yaylasının ortasına kurulan festival alanı sabah saatlerinden itibaren dolamaya başladı. Sevgili Niyazi sabah kahvaltısında ağırladı bizi. Niyazi Coşkun Bozkırlı Kaşıkkırdıran bir sanatçımız. Her Bozkır’lı hatta Konya’lı onun sesini duyarsa oynamadan edemez. Muhteşem bir atmosferde geçen festivaller dizisi. Daha sonraki günlerde Büyükhisarlık Kuşça, Sögüt ve bir çok festival ve şenliklerle coştu Torosların yağız insanları.
Torosların güzelliği biter mi? Ereğlili Özrengin şalgam Sularının sahibi sevgili Mehmet Kayar aldı bizi Ereğliyi baştan aşağı gezdirdi. Önce adına bizim şaşırdığımız, duyunca şaşıracağınız bir mekanda kahvaltıyla başladı Ereğli maceramız. Ergenokon Çay Bahçesi. Kahvaltı yaparken dikkat et ha dedik sahibine, hemen ceva hazır Ergenekon bunlarla değil ecdadımızla anılıyor. Bin yaşa Ecdadın güzelliklerlerini al sen terör örgütü olarak an. Ereğli, Halkapınar İvriz güzellikler abidesi Toroslar. Hele İvriz doyum olmuyor görmeye. Halka Pınar Belediye Başkanı Fatih başkan ve Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin başkanı da ziyaret etmeden olmazdı. Beyaz Kiraz ve Siya Havuç diyarı Ereğliye giderseniz ya Şalgam suyu yada Beyaz kiraz reçeli hediye ederler. Öylede oldu Başkan Hüseyin Obrukçu Karınca kararınca beyaz Kiraz reçeli hediye etti. Ereğli 100 Bine yakın bir ilçe böyle olunca basını da bayağı hareketli iki tv 6-7 tane gazete var. Bu Anadolunun özellikle Torosların güzelliklerine doyum olmadı ama ne yapalım macerayı sonlandırıp 20 gün için yola çıktık 10 günde dönmek zorunda kaldık. Belki bir daha yıllara.
Son Gündem Gazetesi : Mehmet Ceylan

.jpg)
.jpg)
.jpg)